Dil ne bilir, şekeri şerbeti,
Aldığın lezzeti, baldan mı sandın!
Ne arı, ne de ağaç verir nimeti
Elmayı, narı daldan mı sandın!
Baharı gönderir al gelin gibi,
Bir hazine ki görünmez dibi,
O Cemil'dir Cemal O'nun tecellisi
Güzeli yeşilden, aldan mı sandın!
Çok istesen de inadın olmaz,
Takdirden öte muradın olmaz,
O uçurursa, senin kanadın olmaz,
Uçmayı kuştan, kartaldan mı sandın!
O'nun emriyle göktedir varlıklar,
O'nun emriyle yerde kalabalıklar
O dilerse, kavağa çıkar balıklar
Şu düzenli hayatı faldan mı sandın!
Gördüğün, göremediğin...göz O'nun
Bildiğin, bilemediğin...öz O'nun
Dediğin, diyemediğin...söz O'nun
Kelamı dudaktan, dilden mi sandın!
O dilerse, azlar çok olur,
O dilerse varlar yok olur,
O dilerse açlar tok olur,
Tokluğu paradan, puldan mı sandın!
İbrahim duada Nemrut'un ateşinde,
Ateşler gülzâr olur, türlü esrar işinde,
Oğul razı kurbandır babasını peşinde,
Kesmeyen bıçağı İsmail'den mi sandın!
Zulmün kucağında Musalar doğar,
Açılır Bahr-i Ahmer küffarı boğar,
Sükût edince esbap bıldırcın yağar,
Yoksa nusreti ebabilden mi sandın!
Kâh gülersin, kâh dilhunsun gözyaşına,
Gün olur tuz bulamazsın aşına,
Dün, bugün ne geldiyse başına,
Eden O'dur, eyleyen O...kuldan mı sandın!!
Ateşini söndürdün, suyunda kaldın
Sütünü içtin de, koyunda kaldın,
Dünyayı evlattan, maldan mı sandın,
Bülbülün zarını gülden mi sandın!
O'nun sanatı varlığın nakşında,
O'nun şefkati ananın bakışında,
O'nun rahmeti suyun akışında,
Suyu pınardan, gölden mi sandın!
Ellerin titrer, fer kesilir gözde,
Kapılısın pek amansız bir derde,
Maraz, musibet ancak bir perde,
Kul! Eceli Azrail'den mi sandın!
Amele bakarsın ateşi tartar,
Rahmete bakarsın ümidi artar,
Kurtar beni ALLAH'ım, kurtar,
Gönül Necati amelden mi sandın!
Âşık NECATÎ