Heidegger Felsefesinde “Dasein” Kavramının İrdelenmesi
Geçmişten günümüze filozofların ortaya
koyduğu düşüncelere baktığımızda, her filozofun kendi çağından etkilenerek,
kendi felsefi düşüncesini ortaya koyduğunu görebiliriz.
Heidegger, kendi felsefi düşüncesini
oluştururken, içinde bulunduğu modern çağdan bağımsız kalamamıştır. Modern çağ
ile birlikte insan, kendisi olmaktan ziyade, herhangi biri olmaya meyilli hâle
gelmiştir adeta.
“Dasein, Almancada ‘varoluş’ anlamına gelir. Heidegger bu
kavramı, insan varlığından bahsederken kullanır.” (J. Soccıo, 2010: 821).
Dasein, varoluşa ilişkin olarak, kendi varlığının
mahiyetini sorgulamakla işe başlar. İnsanın, kendi özünü kavramak istemesi gibi;
dasein de, kendisini dasein yapan hakikati kavramak ve kendisi
olmak ister.
Heidegger felsefesinde, insan olmanın
ayrıcalığı, kendi varoluşunu sorgulamasında gizlidir.
“insan olmanın, biz olmanın, ben olmanın
anlamı nedir? Dasein olmanın anlamı nedir? İşte bütün mesele budur.” (J.
Soccıo, 2010: 824). Varlığın mahiyeti nedir? Sorusunun cevabı, varlığa
yüklediğimiz anlamla ilişkilidir. Bu yüzden, kişinin varlığa yüklemiş olduğu
anlamın neticesi, kendisinin yaptığı ve yapacağı seçimlerin sebebi olarak
görülebilir. “Önemli olan şey, benim
için doğru olan bir doğru bulmak, uğrunda yaşayıp öleceğim fikri bulmaktır” der,
Kierkegaard. (J. Soccıo, 2010: 663). Yani; bir kere seçim yapmak, seçimin dışında
kalan ihtimalleri ortadan kaldırır.
Peki, insanı insan yapan değerleri ortadan
kaldıran ve zamanı şimdi’ye indirgeyen modern çağda, insanın tamamen özgürce
bir seçim yapması mümkün olabilir mi? Zaman kavramını tek an’a indirgeyen
modern çağda, dasein'in an içinde kendini bulması mümkün müdür?
Heidegger felsefesine baktığımızda, bu
durumun mümkün olmadığını görürüz. Dasein, bir bütün olarak var olmak
ister. Geçmişin yok sayılması, var olmaya dair sorulan bütün soruların cevapsız
kalması demektir. Dasein, tarihsel bir zaman içerisinde var olabilir ve kendi
varoluşuna ilişkin bütün sorularına anlamlı cevaplar bulabilir. “İnsanın,
zamansallığa dahil oluşu, dasein’laşmasına dahil oluşu anlamına da
gelir.” (Yıldızdöken, 2017: 161).
Modern çağda insan, yaftalanmaya hevesli bir
duruş sergiler. Başkaları tarafından konumlandırılan insan, sözde özne olmaktan
öteye giderek, “orada” gerçek özne olabilir mi? Her şeyden önemlisi de, kendisi
olamayan insanın, bir varlık iddiasında bulunmaya hakkı olabilir mi?
Heidegger düşüncesinde varlık, öznenin
kendisinden ayrı tutulmaz. Dasein, “dünya içinde varlık” olarak, diğer
insanlarla birlikte var olur. Fakat bu durum, dasein'in herkesleşmesi
anlamına gelmez. Dasein, yanında bulunan diğer daseinlar sayesinde kendi
varlığını idrâk edebilir ve kendisini diğer daseinların önüne geçirebilir. Modern
çağ, herkesleşme çağı olduğu için, dasein'in kendi varlığını kavramasına izin
vermez. Modern çağın dayatmış olduğu “alışkanlıklardan sıyrılmak, sahici bir
kendiliğin yolunu açar.” ( Tülüce, 2016: 253).
Kierkegaard felsefesinde bahsedildiği gibi; insan,
imân ettiğinde bunun gereğini de yerine getirmelidir. Alışkanlık sebebiyle
meydana gelen taklidi imân, daima eksiktir. Dasein'in görevi, kendi
varlığının özünü kavramak ve kendisini şekillendiren yabancı kalıplardan kurtularak
kendisi olmaktır.
Dasein, ben kimim? Sorusunun izini sürerken, diğer
daseinlar içinde kendine bir yer edinmeye çalışır ve başkaları tarafından
belirlenmiş olmanın kendisini yok edeceğini idrâk eder. İşte bu idrâk sayesinde
dasein, dasein olur.
Modern çağda insan, fizyolojik ihtiyaçlar
açısından ne kadar doyuma ulaşırsa ulaşsın, içindeki eksikliğe ve yalnızlığa
çare bulamaz. Bu eksiklik, “buraya ait olmama”nın eksikliğidir. Bu bağlamda dasein,
içinde bulunduğumuz dünyaya fırlatılmış olmakla birlikte, yabancı bir
memlekette, gurbette kalmayı andırır. “Ama bu yabancılaşma, ‘oradaki’ varlığın
kendi kendisinden koparılması demek olamaz; tam tersine, bu yabancılaşma” dasein’in
kendi ayrıcalığını kavramasına sebep olur. (Heidegger, 2004: 260).
Bu yabancılaşma sayesinde düşülen kaygı
durumu, bizi evimizdeymişiz gibi hissetmekten alıkoyar. İnsanın kaygıya
düşmesinin bir diğer nedeni de, tamamlanmamışlık hissidir. İnsan, hayatının her
aşamasında, kendisini kuşatan eksiklik duygusuyla mücadele eder. Bu
tamamlanmamışlık ve eksiklik neticesinde insan, bu dünyada gurbette olduğunu
iliklerine kadar hisseder.
Heidegger felsefesinde, insanın bu dünyaya
fırlatılmış olma durumu, Freud’un felsefi düşüncesinde de mevcuttur.
“Heidegger, Freud’un Das Unheimliche isimli
denemesine göndermeler yapar. Özel mektuplarında ise, açıkça Freud’dan
etkilendiğini yazar.” (Yılmaz, 51). Freud, Das Unheimliche adlı
denemesinde, İnsanın bu dünyadaki yabancılık hissini ve gurbette olma durumunu
ele almaktadır. Bu dünyaya gelmiş olan her insan, ister bir inanç taşısın ister
taşımasın, gurbette olma duygusunu hissedebilir. Bu durumun en önemli nedeni,
herkes için kaçınılmaz olan ölümdür.
Dünyaya fırlatılmış olan dasein, kendisini
kuşatan albenilere gönlünü kaptırarak bu dünyada ev sahibi olduğunu hissetse
bile, ölüm düşüncesinin getirdiği duygular neticesinde, yabancılık hissinden
kurtulamayacaktır.
İnsanın bu dünyada gurbette olduğunu
söyleyen Mevlânâ hazretleri de, “kamıştan yapılan ney’in ağlaması, koparıldığı
gölü, sazlığı (aslî vatanını) özlemesi” tabiriyle, insanın bu dünyadaki hâlini
tarif etmiştir aslında. (Yılmaz, 35).
Her filozof, kendince varoluşun anlamını
sorgulamış ve bu sorgulayışı yine kendince isimlendirmiştir.
Mesela Antik Çağ filozoflarından Herakleitos
Fragmanlar kitabında, “her şey logos’a göre meydana geldiği halde”
insanlar bu logos karşısında acemi kalırlar, der. Öyle ki; “logos daima var
olduğu halde” insanlar logosu anlamaz bir haldedir. (Fragmanlar, B1).
Bu durumun Heidegger
felsefesiyle ne alakası var diye düşünülebilir. Fakat baktığımızda, insanın
logostan uzak kalması, dasein’in kendini dasein yapan durumdan
uzak kalmasıyla bir benzerlik taşır. İnsan, hem oradadır hem de orada değildir
aslında. Bu sebeple insan, arada olandır. Gurbetlik de buradan kaynaklanır.
Eflatun Devlet kitabında, “her şeyin
aslını bilmeyen”, varlığı özü itibariyle kavrayamayan kişiler kör sayılır, der.
(Devlet, 484d). Dasein, bu dünyaya fırlatılmış olduğu andan itibaren,
kendisini keşfe çıkmıştır. Keşfetmek, aynı zamanda hürleşmektir. Dasein açısından
hürleşmek, modern çağın ayak bağlarından kurtulmak ve dasein'i dasein yapacak
olan fırsatı elde etmektir. İnsanın bu dünyaya fırlatılmış olması, Eflatun
felsefesinde olduğu gibi, insanın karanlık bir mağaraya düşmesine benzer. Dasein
tıpkı bu mağaradaki insan gibi, bir yolunu bulup kendi aydınlığına ulaşmaya
çalışır. İnsanın bu dünyadaki durumu doksa(sanı) durumunu andırır. İnsan,
kendi yönünü aletheia’ya(hakikat) çevirdiğinde, doksa durumundan
kurtulabilir. Dasein'dan beklenen de budur; kendisini kendisi yapacak bir
seçimde bulunmak. Doksa’dan aletheia’ya dönüş, “var olan her şeyi
asıl kaynağına yönlendiren bir hürleşme faaliyeti”nin dönüşüdür aslında. (Haşlakoğlu,
2016:44). Dasein'in bu dünyadaki mücadelesi, Eflatun felsefesinde ele
alınan doksa durumunun aletheia durumuna dönüş mücadelesini çağrıştırır.
Bir sonuca bağlamak gerekirse, Heidegger
felsefesinde dasein kavramının çok önemli bir yer edindiğini
söyleyebiliriz. Dasein, bir yaşam mücadelesinin adıdır. İçinde bulunmuş
olduğu her olumsuzluğa rağmen, kendini var etmenin adıdır. Kendini var etmenin ve
kendine ulaşmanın adı, Heidegger felsefesinde dasein'dır.
KAYNAKÇA
J. SOCCIO, Douglas (2010). Felsefeye
Giriş Hikmetin Yapıtaşları, 1. Basım, İstanbul: Kaknüs Yayınları
Herakleitos, Fragmanlar, çev.
Güvenç Şar & Erdal Yıldız, Dergah Yayınları
HAŞLAKOĞLU, Oğuz( 2016). Platon
Düşüncesinde Tekhne, 1. Basım, İstanbul: Sentez Yayıncılık
Eflatun,
(2007). Devlet, çev. Hüseyin Demirhan, Ankara: Palme
Yayıncılık
Heidegger, (2004). Varlık ve
Zaman, çev. Aziz Yardımlı, İstanbul: İdea yayınları
TÜLÜCE, Hüseyin Âdem (2016). “Martin
Heidegger’de Dasein Kavramı”, ÇÜİFD, 16(1): 245-259
YILDIZDÖKEN, Çiğdem (2017). “Heidegger’de
Dasein’in Varlığı ve Zaman Meselesi”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler
Dergisi, (53): 162-178
YILMAZ, Mehmet, Derin İnsan, Derin
Düşünce Fikir Platformu, www.derindusunce.org
YILMAZ, Mehmet, Gurbetteki
Freud ve “Das Unheimliche, Derin Düşünce Fikir
Platformu www.derindusunce.org