Açılış Sayfam Yap   Sık Kullanılanlara Ekle   

   Anasayfa          Künye          Yazar Girişi         Sitene Ekle         Arşiv          Rss Listesi
 

Nietzsche ve Güç İstenci: Hayat Mücadele Değilse Nedir? - http://www.catak.info/
   
 

Eda TOPAR ¬

Eda TOPAR

 Nietzsche ve Güç İstenci: Hayat Mücadele Değilse Nedir?

Nietzsche ve Güç İstenci: Hayat Mücadele Değilse Nedir?
 Yazı Boyutu

 Tarih : 11.03.2021 - 14:18:36 


...


Nietzsche ve Güç İstenci: Hayat Mücadele Değilse Nedir?

İçinde yaşadığı çağın sorunlarıyla yüzleşen Nietzsche, bu sorunlarla başa çıkmanın yolunu mücadelede aradı. Ona göre, Schopenhauer’un “kötümserlik” felsefesi, bir kurtuluş reçetesi sunmuyordu.

Schopenhauer’a göre, insanların sahip olmak istediği her şey, yeni bir şeylere sahip olma dürtüsünü tetikliyordu. Bugünün istek ve arzuları, yarının istek ve arzularının önünü açıyordu. Schopenhauer, böyle bir durumda mücadele etmenin gereksiz olduğunu düşünüyor ve geri çekilmeyi çözüm olarak görüyordu.

Nietzsche, Schopenhauer’un felsefesinden etkilenmiş olsa bile, onun bu söylediklerini tasvip etmiyor ve hayatı yöneten bir “güç istenci” olduğuna inanıyordu. Schopenhauer’un “kötümserlik” felsefesine karşılık, “trajik iyiliği” savunan Nietzsche’ye göre, anlamsız bir dünyaya coşku verecek olan, “üst insan”dır.

“Üst insan, mücadeleden sıkılmaz, kaçmaz ve kör bir mücadeleye de girmez. Kötümserliğin hakkından gelir.” (J. Soccıo, 2010: 748). Üst insan, kendini tanımış olmanın verdiği şuur ile, zaaflarının hakkından gelmeyi başarabilen insandır. Üst insanın hayatta kalma mücadelesi bir anlam ifade etmektedir.

Henüz 34 yaşındayken akademik hayatından istifa ederek, kendi iç âlemine çekilen Nietzsche, bu kendine dönme sonucunda, kendi sesine kavuştuğuna inanıyordu. “Benim en eski çalışmamda bile ifade bulan şey, garip bir sesti. Bu, kendini bir süre için akademisyenliğin ardına saklayan bir sesti. İsimsiz, garip ihtiyaçları olan bir ruhtu.” (J. Soccıo, 2010: 753). Nietzsche’ye ait olan bu sözler, kişinin kendisine kavuşmasıyla birlikte, ruhuna da kavuşacağının bir itirafı olmaktan başka ne olabilirdi?

Nietzsche’ye göre modern çağ, kişiyi kendisinden uzaklaştıran bir ruhsuzluk çağıydı. Modern çağ, insan ruhunu ihmal ederek, hakîkati aklın mutlak otoritesine indirgemekten öteye gidememiştir.

Aklın mutlak otoritesinin merkeze alındığı bir yerde, insanlar kendilerini putlaştırmaktan kurtulabilir mi? Modern çağ, nitelikli ve ayrıcalıklı insanların, “üst insan” olduğu bir çağ değildir. Gücü elinde bulunduranların, kendilerini “üst insan” ilan ettiği bir çağdır. Modern çağda, gücün peşinde koşan insanlar, “insan davranışlarını anlama, geliştirme adı altında kendilerini gizler ( ya da maskeler).” (J. Soccıo, 2010: 758).

Nietzsche’nin ortaya koymak istediği güç istenci, sahteler ve yalanlar üzerine kurulan güç istencinden çok daha farklıdır. İnsanın, kendisini tanımaya ve hakîkati kavramaya yönelik olarak duyduğu istek, modern çağ ile birlikte, kişinin kendisi dışında kalan herkesi sömürmesine ve kontrol altına almasına dayanan bir isteğe dönüşmüştür.

“Öyleyse güç istenci nedir? O, hayatın temel ve çetin sancısıdır. O, yalnızca hayatın sürekliliğinin peşinden koşmaz” (J. Soccıo, 2010:759) aynı zamanda, daha derin ve daha anlamlı bir hayat ister.

Nietzsche, üst insanı ararken, sürü insanın dışında bir yerde arar. Üst insan, iyi maskesine bürünen kötüyü tanır ve ona haddini bildirir. Nietzsche, moderniteyi kültürel bir hastalık olarak görür. Bu hastalık, üst insanın en büyük düşmanıdır.

“Sabırsız ve ölçüsüz sevgi, kurbanlarını ister. Bir zamanlar tanrı uğruna bir şeyler yapanların, şimdi de para uğruna neler yaptığına bir bakın.” (J. Soccıo, 2010:759). Kilisenin, insanları kandırmasının yerini modern çağın kapitalizmi almıştır. İnsanlar artık modern çağın kurbanlarıdır. Kapitalizmi kurtaran insanlık, kendi kurtuluşunu kapitalizmde arayarak, kendi yok oluşunu hazırlamıştır. Oysa ki; “asıl hayat, atıl hayatın sıradanlığına karşı bir duruş sergiler.” (J. Soccıo, 2010: 765).

Modern hayatın ortaya koyduğu ilerleme anlayışı, anlamın yitirilmesinden güç almaktadır. Hakîkatin anlamının kalmadığı bir durumda, ibadetlerin ve kalplerdeki imânın samimi olması beklenebilir mi? Hakîkatin yerine koyulan her ne ise, imânın yerini de o dolduracaktır. Hakîki amacın bulunmadığı yerde, anlık ve geçici amaçlar yer edinir.

Üst insan, sıradan insanın ötesinde ve sıradışı bir insan olarak, sahte amaçları ve putları ortadan kaldırmaya muvaffak olan insandır. Alt insan ise, kendi güvenliğini, geçici ve sahte putlarda arayan insandır. Kendisiyle yüzleşemeyen insan, alt insan olmaktan kurtulabilir mi? Böyle bir insan, köle ahlâkına sahip olduğu halde, çevresinin kendisine olan sahte bakışına aldanarak, kendisini erdemli görecektir.

Nietzsche’nin en çok yakındığı durumlardan biri de, modern eğitim sistemidir. “Modern eğitim, ruh sezgilerini solduran seralıklardır.” (J. Soccıo, 2010: 774). Nietzsche’ye göre modern eğitim, eğitim vermekten ziyade, ehlileştirmektedir. Bu ehlileştirme eğitimi, sürünün içerisinde yer edinme eğitimidir. Ehlileşen insanlar, çağı tanımaktan yüz çevirerek, çağın emrine âmâde olmaya hazır hâle getirilmişlerdir. Öyle ki, eğitim hayatını tamamlayan gençler, belirli bir mesleği edinememiş ve maddi olarak bir yere gelememişse, hayatlarının tamamen bittiğini düşünürler. Modern çağ, bu düşünceyi dayatır. Mutlaka yüksek gelirli bir yere gelmelisin! Gelmek yetmez, aynı zamanda kapitalizme de hizmet etmelisin. Bu şartları sağlayan kişiler, eğitimli ve modern insan olmanın gururuyla, çağın kabul ettiği bir birey olabilirler. Neyi kaybettiğin önemli mi? Önemli diyorsan, sana verdiklerinin karşısında, seni nasıl soyup soğana çevirdiklerini hatırla!

Üst insan, böyle bir durumda, gözlerini açar ve kendisine sunulan sahte lezzetleri elinin tersiyle reddeder. O, kendi değerinin farkındadır. Başkalarının, kendisine değer biçmesini beklemez.

Modernitenin güç istenci; zayıf bir iradenin, sahte gerçekliklerin ve kişiyi rüsvâ eden tenezzüllerin isteğidir. Fakat Nietzsche’nin anlatmak istediği güç istenci; modernitenin sunduğu köle ahlâkından kurtulmanın, sıradanlığın ötesinde bir sıradışılığa sahip olmanın, sürüyü aşarak kendi olmanın, kendinde kendilik bularak “üst insan” olmanın isteğidir.

KAYNAKÇA

J. SOCCIO, Douglas (2010). Felsefeye Giriş Hikmetin Yapıtaşları, 1. Basım, İstanbul: Kaknüs Yayınları.



 
1 2 3 4 5   Bu Yazıya Toplam 45 Puan Verildi
 Kaynak :  Eda TOPAR

 Kategori  Köşe Yazısı

 
 
 

 

 Duyuru
 Köşe Yazıları

Ahmet TESNİMÎ

Ahmet TESNİMÎ ¬
Aforizmalar

Mehmet VARICI

Mehmet VARICI ¬
TARİH TEKERRÜR EDER Mİ?

Eda TOPAR

Eda TOPAR ¬
PLATON VE BAUDRİLLARD DÜŞÜNCESİNDE GERÇEKLİK VE GÖRÜNÜŞ

İslam Ve Hayat

İslam Ve Hayat ¬
Öz Lisânımız

Rıdvan GÖK

Rıdvan GÖK ¬
SEYİR DEFTERİ

Recep ALMAZ

Recep ALMAZ ¬
Hastalık Bile Bizim İçin Bir Nimettir

M. K. Tırpancı

M. K. Tırpancı ¬
Maksadınız Ne?
 
Henüz Haberlere Puan Verilmemiş..
 
Bugün için Haber Eklenmedi.
Bu Hafta içinde Haber Eklenmedi.
Bu Ay içinde Haber Eklenmedi.
 
 Takvim

Nisan 2024

Pts Sal Çrş Prş Cum Cts Pzr
1 2 3 4 5 6 7
8 9 10 11 12 13 14
15 16 17 18 19 20 21
22 23 24 25 26 27 28
29 30
 
 Ziyaretçi İstatistikleri
   
 Online : 2
 Bugün : 637
 Dün : 781
 Toplam : 1251287
 Ip No : 3.149.233.72
     

 
 Son Haberler

Son 30 Gün içinde Haber Eklenmedi
 
 Popüler Haberler

Son 30 Gün içinde Haber Eklenmedi.
 
 Döviz Bilgileri

  Döviz Alış Satış
  Dolar 32.4527 32.5111
  Euro 20.6660 20.8029
 
 Hava Durumu



 
 Reklam



PageRank Checker



Editörden | Köyümüz | Tarihçemiz | Töremiz | Sülâleler | Yöreden | Eğitim-Kültür | Müellim | Müellif | Serbest Kürsü | Tespitlerim | Şair/Şuur/Şiir | İktibas | Âkif EMRE | Zaruri Yazılar | Gizlilik Politikası


 
 

   © Copyright - 04.04.2009- http://www.catak.info/ - Tüm Hakları Saklıdır. 

Sitede neşredilen yazılar, site yöneticisinden habersiz alıntı yapılamaz ve başka bir yerde yayınlanamaz.

Bu site

 Çilem.Net altyapısını kullanmaktadır.

56.370,94 saniye.