Düğünler, bir nevi yeni bir hayatın başlangıcı; mutluluk dileklerinin ve isteklerinin en fazla olduğu zamanlar; aile fertlerinin sevinçli günleridir.
Aile kurumunun devamı için temellerini sağlam atılması, toplumun da devamının sağlanmasına ve güçlenmesine etki eder, temel olur.
Evlilik müessesesi sayesinde neslin meşrulaştırılması ve bunun sonucunda nesebin korunması teminat altına alınır.
Hikmet açıdan ise, nefsin ve kem bakışların dizginlenmesi; iki yarım hayatın tamamlanması; mesuliyetin meşrulaşması; dinin tamamlanması ve ahlakın kemale ermesi gibi sonuçlara vesile olur, evlilik.
Gel gelelim zamanımızdaki evlilik temellerinin atıldığı düğünlerimize...
Düğünlerimiz, daha önceki bir yazımda da belirttiğim gibi, toplumların ve insanların barındırdıkları zihniyetlerin tezahürleridir. İnsanlar hangi duyu ve düşüncelerde ise öyle davranırlar ve faaliyetlerini de o çizgide sürdürürler.
Aynı zamanda düğünler bir göstergedirler insanların ve toplumların zihniyet yapıları hakkında.
Tarihi çizgide düğünlerimiz “dua” temelli iken, bugün “eğlence” temelli bir görünüm ve içeriğe/muhtevaya bürünmüştür.
Her ikisinin de olması gerekir iken birincisi yok sayılmış; ikincisi ise vazgeçilmez bir davranış ve tutum halini almıştır.
Evlilik aynı zamanda dinî bir müessesenin temellerinin atıldığı insan faaliyetidir.
Ayrıca bugünün düğünleri “dua” çizgisinden çıktığı gibi, “maddi beklentilerin” olduğu bir çehreye bürünmüştür. Bunu tezahürünü de; daha çok insan toplama, daha gösterişli çalgıcı bulundurmada/çağırma, daha konforlu bir mekânda düğün yapmada görüyoruz.
Dün daha bizim gençliğimizde düğün sahipleri ağzı dualı, toplumda yer ve manevî ağırlığı fazla olan insanları öne çıkararak, “dinî atmosferde” düğün yaparlardı. Eğlence boyutu daha az ve sade idi.
Bugün düğünlerimiz bir yarış halini de almıştır. Maddî bir dayanışma görünümü, yalancı perdedir. Düğünlerimizde ikram kalkmıştır. Dua kalkmıştır. Manevî hava kalkmıştır. Ağzı dualıların otoriteleri kalkmıştır.
Ayranın yerini kola, şerbetin yerini bira, suyun yerini soda, maneviyatın yerini maddiyat almıştır.
Bakalım bu hal ve hareketimiz ne kadar devam edecek?
Ya köklerimize döneceğiz, ya da köksüzleşerek yozlaşmaya devam edeceğiz.
Zaman, hakikatlerin yardımcısıdır.
Ahmet TESNÎMÎ (01/11/2012- Sakarya)